Şerif Tezgörenler’in Şiirleri Üzerine | Ali Celep Yazdı…

ALİ CELEP
ŞERİF TEZGÖRENLER’İN ŞİİRLERİ ÜZERİNE
(Bir Eleştirel Dipnot)
1
Şerif Tezgörenler sessiz, ıssız, kendi kozasında bir şair. 2016 yılında yayımlanmış ilk şiir kitabı: ‘Sus Çiçeği’. Geçen sekiz yıla sekiz kitap sığdırmış. Şiir yazarak kendini sağaltanlardan diyeceğim. İlk kitabının ilk şiiri ’24 Haziran’la son kitabı ‘Issız İpekböceği’nin ilk şiiri ‘Aşk Bahçem’i okuyorum; görüyorum ki aşkla başlamış şiir yolculuğuna, aşkın içinde ördüğü yaşam kozasıyla devam ediyor. Bu yolculuğun yalnız ve sessiz sürdüğü aşikâr. Yalnızlığını şiirle çoğaltıyor Tezgörenler, sessizliğini şiirle bozuyor. Şu var ki onun şiirinin iki ana temi olduğu açık: Ana fazda ‘aşk’ ve aşka malzeme taşıyan ‘doğa’. O kendi ıssızlığında bütün enerjisini bu iki tem temelinde aşkın doğasını kurcalamaya harcamış görünüyor. Bu hususta müsrif davrandığı olmuyor da değil. Olsun. Aşkta israf bir tür cömertliktir. Meğerki söz bu yolda mana bulsun, ekmek yesin. Ayrıca o bu yolda çok sade, yalın ve açık konuşuyor. Seslendiği sevdiceği, olmasını istediği muhayyel biri değil, kanlı canlı bir kadın. Böyle olunca konuşma da canlılık kazanıyor, duygular somut bir perspektifle muhatabına dürüstçe ulaşıyor. Hatta Tezgörenler bildiğimiz aşk şiirlerine kıyasla fazla dürüst görünüyor. Fazla dürüstlük biraz cesaretten fakat daha çok düzayak çıplak koşu sivil duruşundan güç alıyor. Ondaki açıklık Ece Ayhan’dan kök almış görünüyor. İzlekleri ise Edip Cansever, Cemal Süreya gibi aşklı, buluşlu şairlere akraba olmuş. Farkı, buluşları az Tezgörenler’in, daha doğrusu hemen söyleyiverme esrikliğinden buluşlara vakit kalmamış. Olsun. Fazla buluş bir tür abartılı konuşmadır ki kişiye içtenliğini kaybettirir. İçtenliğin bir eş anlamı da çocuksu olmalı. Birkaç kısa kesitle tadında bırakalım. Sonraki yazımızda tadımız kaçacak biraz. Olsun. Değil mi ki eleştiri yeni tatlara kışkırtmak için yapılır.
‘Bir çift gamzenin yürekte açtığı çukurda / Can çekişiyor boynu bükük bir çocuk’
/‘Eski zaman hüneri şimdi aşk…’ / ‘Sesin bir çocuk ürpertisi’ /
‘Rüzgar eski bir unutuş / Melisa kokar ayrılık’
‘Çiçek tutulmuş ay küsmüş / Caymış yapraklar gibi soğuk’
‘Çisil çisil bir yağmur / Sözü açık gözü kapalı’